İsterseniz, kalitesiz klasik Türk spor gazatesi yorumlarındansa, Ozan çok iyiydi, Murat çok iyi oynadı vs. gibi, takım bir bütün olarak ne yapmaya çalıştı, Ersun Yanal takımdan neler yapmasını istedi, bunlara göz atalım. Ersun Yanal'ın Fenerbahçe'sinin geçen yazımda bahsettiğimiz konulara paralel bir oyun anlayışında olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Adım adım gidelim. İlk olarak, Ersun Yanal 2013-2014 yılında ve neredeyse tüm kariyerinde bizlere gösterdiği gibi pasa dayalı bir set oyunuyla hücum etmeyi sevmiyor. Ana hücum prensiplerinden birisi savunma arkasına atılan isabetli direkt toplarla, kanat oyuncularını ve bekleri buralarda topla buluşturmak. Eğer bu organizasyon başarılı olursa topu eveleyip gevelemeden tehlikeli bir atak geliştirmiş oluyor. Eğer savunma bu topu karşılarsa, ikinci plan devreye giriyor. Fizik kondisyon olarak iyi çalışmış ekip, presle rakip savunmayı boğuyor ve topu yeniden kazanmak için elinden geleni yapıyor. Bu da futbolun en önemli olgularından, akın sürekliliğini getiriyor. Eğer rakip buradan da çıkarsa, faulle rakip hücum sonlandırılıyor. Tabi rakibin savunma stiline göre bazen set hücumu yapmak zorundasınız. Fenerbahçe de derinde bekleyen Bursaspor savunması karşısında zaman zaman set hücumu yapmak zorunda kaldı. Bu anlarda yapmak istenen iki temel nokta vardı. Birincisi, savunma arkasına koşu atabilecek kadar ileri çıkan bekler. Ersun Yanal'ın bunu sevdiğini hepimiz biliyoruz. 2013-2014 sezonunda Caner ve Gökhan'ın performansları hala aklımızda.
Savunma arkasına koşu yapan beke atılan top. Burada bu plan başarısız oluyor.
Bu defa pası atan Sadık yerine Emre olunca, Hasan Ali kendisini kaleciyle karşı karşıya buluyor.
Emre'nin, sürekli söylenen saha dışında faydasından başka, saha içinde Yanal'ın onu neden istediğinin bir kanıtı niteliğinde bu pozisyon. Aynı zamanda Tolgay konusunda neden bu kadar ısrarcı olduğunun da . Bu iki oyuncunun en önemli özellikleri isabetli uzun pasları ve ani presle top kapma özellikleri. Ersun Yanal için olmazsa olmaz ortasaha tipi. Yine bu bahsettiğimize bir örnek de aşağıda.
Özellikle Emre Belözoğlu oyuna girdikten sonra bu oyun yapısının çok belirginleştiğini söylemek mümkün. Hasan Ali'ye de değinmek gerekirse teknik ve vizyon olarak hala ne kadar sınırlı olsa da yine çok iyi çalışmış görünüyor. Sol kanatta durmaksızın bindirdi ve takım arkadaşları da onun koşularını genelde ödüllendirdi.
Hasan Ali'nin koşusuna pası atan bu sefer Ozan
İki takımda sahanın sağ tarafına yığılmışken, Cebrail en sola açılmış durumda
Gördüğümüz üzere, Ersun Yanal set hücumu yapmak zorundaysa, bunu iki yana açılan beklerini kullanıp, alanı mümkün olduğunca genişleterek yapıyor. Isla da bu koşuları çok seven bir bek olarak takımın elini güçlendirecektir. Yanal'ın bu noktada isabetli uzun paslar atabilen bir pasör stoper isteyeceğini düşünüyorum.Ve bekleri bu kadar ileriye gönderdiği bir organizasyonda tartışmasız bir kesici 6 numara.
Bahsettiğimiz ikinci noktaya gelirsek, Vedat - Kruse sinerjisi. Sanıyorum ki bu maç sonunda en çok mutlu olan Max Kruse'dur. Çünkü kendisini, kendisine o kadar uygun pozisyonlar içinde buldu ki, kendisini hala Werder Bremen'de bir maçta sanmış olabilir. Yine bir önceki yazımda uzunca anlattığım gibi Kruse hızlı hücumlarla ceza sahasına inmeyi ve buralarda boş olan yakalamayı ana görev edinmiş bir oyuncu. Vedat'ın yaratacağı boşluklar ve Ersun Yanal'ın direkt hücum tarzının onun için biçilmiş kaftan olduğundan da yine bahsetmiştim. Bu maçta da bunları sıkça görme şansı bulduk.
Hasan Ali'nin koşusu, Emre'nin uzun pası ve Kruse kaleciyle karşı karşıya
Yine Hasan Ali'nin koşusu, Emre'nin pası ve Kruse bir kez daha kaleciyle karşı karşıya
Kruse'un herhangi bir gol videosunu açıp izlerseniz, kariyeri boyunca Almanya'da attığı ve attırdığı gollerin yukarıdaki iki pozisyonla ne kadar benzer olduğunu görebilirsiniz. Bahsettiğimiz gibi, Ersun Yanal'ın oyun sistemi sayesinde yabancılık çekmeyeceğini düşünüyorum. Yanal'ın onu neden ısrarla istediğini de insanlar daha net anlamaya başlamıştır diye düşünüyorum. Yanal'ın hızlı ve direkt hücum sistemiyle Kruse'un oyun tarzının sinerjisi gerçekten çok yüksek. Birbirinin bu kadar benzeri iki başarılı hücum aksiyonu görmemiz de bunun çalışılmış bir organizasyon olduğunu anlatıyor.
Bu noktada Vedat'a da değinmemiz lazım. Onun takıma uyumlu olacağını tahmin ediyordum ancak attığı iki gol haricinde bu kadar olgun bir oyun oynamasını kimse beklemiyordu sanırım. Kendisine gelen topların çoğunu başarılı şekilde indirip servis yapmasının dışında, arkadaşları için çok fazla alan boşalttı.
İki savunmacı Vedat'la uğraşırken Kruse arkada boş alan buluyor.
Vedat iki savunmacıyı kendisiyle birlikte sürüklüyor, arkadaki alana Zajc koşu yapıyor.
Vedat yine savunmayı öne çıkarıyor ve arkadaki alana Tolgay koşu atıyor.
Yukarıda konuştuğumuz mecbur kalınan set oyununda Vedat'ın bu alan boşaltmaları Kruse ve kanat oyuncuları için tabiri caizse maden olacaktır. Bahsettiğimiz Kruse-Ersun Yanal sinerjisine Vedat ve Emre'yi de ekleyebiliriz gibi duruyor artık. İstediği 3 transferi ( Emre, Kruse ve Vedat) oyun sistemine bu kadar hızlı ve doğru şekilde oturtan Ersun Yanal'ın hakkını teslim etmemiz gerekiyor. ''Bu oyuncu iyi, bunu alalım''dan ziyade kafasındaki sisteme uygun oyuncuları alıp onları uygun bir sistemde bu kadar kısa süre içerisinde uyumlu oynatmak neresinden bakarsak bakalım teknik direktör başarısıdır. Tabi ki rakip küme düşmüş Bursaspor bunu unutmayalım ancak burada önemli olan takımın ne yapmak istediği. Aynı zamanda takımın henüz neredeyse sadece fiziksel antreman yaptığını ve birlikte sadece aşağı yukarı bir haftadır çalıştığını da unutmamamız gerekir.
Yanal'ın Fenerbahçe'sinden bahsederken, onun alamet-i farikası olan önde presi es geçmemiz mümkün değil. Onu bu noktaya getiren ana planlarda birisi de önde presi tercih etmesi. Bu maçta da bunu birçok kez gördük.
Önde pres sonrası Fenerbahçe golü buluyor. Topu kapan oyuncu Tolgay.
Henüz hocanın istediği 6 numara yokken böyle bir pres oyunu daha da değerli. Garry hakkında yorum yapmak henüz kolay değil. Düşük kalibreli bir ligden geldi, fizik olarak takımdan uzak olduğu aşikar ki fiziksel sürat ve kuvvete bağımlı bir oyuncu. Oyun tarzı bunun üzerine inşa edilmiş durumda. Erken gelmesi ve Ersun Yanal'ın sert kampından geçecek olması onun için avantaj. Tüm bu konuştuklarımızın, henüz ilk ciddi hazırlık maçında, takım daha bir hafta - on gündür birlikte çalışmışken gözle görülür şekilde sergilenmesi de bunun henüz bir başlangıç olduğunu ve daha da iyi hale geleceğini bizlere anlatıyor. Maçtaki olumsuz taraflara değinecek olursak savunmada açıklar verilmesi ve geriden oyun kurulumunda, Emre Belözoğlu'nun oyunda yokken, sorun yaşanmasıydı. Bu sorunlara da muhtemel gelecek 6 numara ve pasör stoper transferleri ilaç olacak mı bunu önümüzdeki süreçte göreceğiz. Ben Yanal'ın, maddi şartlardan da dolayı, bir ikinci forvettense, Sow veya Kuyt gibi hem kanatta hem forvette oynayabilen bir isim isteyebileceğini düşünüyordum. Vedat'ın bu performansı sonrası bu düşüncem daha da güçlendi açıkçası. Bakalım önümüzdeki günler ne getirecek?
Ersun Yanal, onu o yapan özellikleri bu takımda göstermeye kararlı görünüyor. Takımla geçen sene geçirdiği 4 ay onun için büyük şans. Takım bu maçta onun istediği biçimde oynadı ve bir antrenör takımı olma yolundalar. Üstelik bu antrenör önde pres yapmayı, hızlı hücumlarla gol bulmayı ve fiziksel kuvveti kullanmayı seven Ersun Yanal. Yönetim onun istediği transferleri sonlandırırsa ( son FFP kararı sonrası bu ihtimal daha da güçlendi) Fenerbahçeliler bu sezon Kadıköy'den genelde mutlu ayrılacaklar gibi görünüyor. Önümüzdeki günlerde gelişmeleri yine birlikte konuşmak üzere. Futbolla kalın.
( Yazılarımı beğeniyorsanız, güncel yazılarımdan haberdar olmak için twitter adresimi takip edebilirsiniz: https://twitter.com/Liberol6 )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder