20 Eylül 2017 Çarşamba

Alanyaspor - Fenerbahçe maçının analizi

     Fenerbahçe sonunda rahat bir nefes aldı. Daha önemlisi, geçmiş maçlarda yapamadıklarını yaptı ve hücumsal zenginlik yakaladı. Peki ne oldu da bu maçta işler değişti? Gelin birlikte bakalım.




     Takım genel olarak sahaya bu şekilde dizildi. Diziliş üzerinden konuşmaya başlayalım. Burada İsla, performansıyla normal bir bek oyuncusundan çok daha fazla katkı sağladı. Son dönemlerin popüler sistemlerinden 3-4-3 le birlikte revaçta olan, kanatları tek oyuncuya bırakma düşüncesine uygun bir oyuncu İsla. Aykut Hoca da onun bu özelliğinden sonuna kadar faydalanıyor. Giuliano içe kateden serbest bir rolde oynadı ve sağ kanadı İsla'ya bıraktı. İsla da temposu ve oyun bilgisiyle bu kanadı domine etti. Giuliano ise İsla'nın ona sağladığı bu özgürlüğü pek verimli kullanamadı ve çok etklili olamadı. Ancak bu durum beni pek endişelendirmiyor açıkçası, keza Giuliano futbolu iyi bilen bir oyuncu ve taktik içinde kendine uygun bir rol bulup katkı verecektir. Buradaki sorun Dirar'ın kendisini çok fazla sağ kanada atması. Aykut Hoca onu 8 numara eksikliğini doldurmak için kullanıyor ve nispeten bu maç daha başarılı başladı ancak erken sakatlık şanssızlık oldu. Josef arkada tek bırakılınca ne kadar etkili olacağını Başakşehir maçında göstermişti, bu maçta aynı şekilde devam etti. Ozan ise oyunun içinde çok görünmese de temposu ve isteği gittikçe artıyor. En büyük artısı ceza alanına girme sayısını sürekli artırması. Bu maç pozisyona giremese de sık sık ceza sahasına girdi ve bu da hucum oyuncularına rahatlık sağlarken rakibi tedirgin etti. Neto hakkındaki düşüncelerim hala aynı. Elit düzeyde bir savunmacı değil ancak Fenerbahçe'nin pas yapmakta zorlanan orta sahası için büyük şans. Bu maçta savunma olarak bir tık daha iyi olduğıunu da söylemem gerek her ne kadar yenilen golde pozisyon hatası da yapsa. Takımdaki en büyük eksiklik yine herkesin gördüğü gibi sol bekte. Hucuma çok az katkı geliyor buradan. Hasan Ali geçmişte, bundan daha iyi performanslar gösterdi ve ben yine performansını arttırabileceğini düşünüyorum. İsmail'den en büyük artısıysa fahiş defansif hatalar yapmaması. Hasan Ali'de ısrarcı olunması gerektiğini düşünüyorum açıkçası. 

     Oyuncuları inceledikten sonra asıl önemli mevzuya, takım oyununa gelelim. Aykut Kocaman sene başı şu cümleyi kurmuştu: 'Eğer mümkünse direk paslarla, değilse set futboluyla hucum etmeye çalışacağız'. Bu modern futbolun temel hucum prensibini anlatan bir cümle ve bunu sene başından bu yana ilk defa bu maçta yapabildi Fenerbahçe. Topu alan kim olursa olsun eğer dikine oynayabiliyorsa ilk tercihi bu oldu. Bu, sadece Fenerbahçe için değil tüm takımlar için çok önemli bir özellik. Fenerbahçe'nin bu maçta bunu yapması sevindirici tabi ki. Ancak Alanyaspor'un orta sahası o kadar yumuştaktı ki acaba rakipten dolayı mı bu futbol ortaya kondu sorusu bir kenarda duruyor. Alanyaspor'un orta saha yumuşaklığının yanında savunmaları ve orta sahaları birbirine uzak oynuyor, ayrıca savunması birebirde çok geçirgen. Mesela Fenerbahçe ileri hızlı çıkmaya çabalarken şunun gibi bir dirençle hiç karşılaşmadı. 

 Bahisle ilgilenen arkadaşlara da küçük bir önerim ben Alanyaspor'un bu sene çoğu maçta gol yiyip atacağını düşünüyorum, değerlendirebilirsiniz :) Konumuza dönecek olursak, Fenerbahçe bu soru işaretlerini silmek için fırsat arıyorsa ayağına geldi, hafta sonu Beşiktaş maçı var. Bu maçta da benzer bir futbol gösterebilirse bunun tesadüfi olmadığı kanıtlayacaktır. Bense bu durumun Alanyaspor'un kötü durumundan değil Fenerbahçe'nin uyum sürecini yavaş yavaş atlatmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Nitekim rakip ne kadar kötü olursa olsun, Ozan ve Josef'in yanındaki oyuncuya pas atamadığı zamanları da biliyoruz. 
     Fenerbahçe'nin bu maçtaki iyi görüntüsünün en büyük etkeniyse diğer maçlar kadar statik (duragan) olmamaları. İleri hat diğer maçlara göre çok daha hareketliydi. Bu futbolda hucumsal anlamda temel prensiptir. Eğer çok az yer değiştiriyorsanız kolay savunulursunuz. Fenerbahçe bu maçta hiç kolay savunulmadı.Bununla birlikte Aykut Hoca'nın çok önemsediği saha içi yerleşiminde de iyi işler çıkardılar.O kadar statik olmadan Aykut Hoca'nın istediği işleri yapabildiğini görmek sevindirici.
     Hafta sonu önemli bir maç var. Her derbi gibi kritik ancak benim için asıl önemli olan iki takıma da müthiş bir sınav olacak bu maç. İki takım adına bir çok done elde edeceğiz ve durumlarının ne olduğunu net şekilde göreceğiz. Bu maçın öncesinde ve sonrasındaki analiz yazılarımda görüşmek üzere. Eğer yazılarımı beğenip takip etmek istiyorsanız sayfanın sağ üst köşesindeki takip et butonunu kullanarak, blogumu takip edebilirsiniz. 

Futbolla kalın.

14 Eylül 2017 Perşembe

Fenerbahçe'nin oynaması gereken ( ve bence oynayacağı) sistem

     İşler Aykut Hoca'nın istediği gibi gitmiyor. Bu kadroyla şu an denenen pas oyunu, takımı kısır bir hale çevirdi. Kadrodaki oyuncuların mevkileri, kaliteleri ve oyun tarzlarına bakılınca yapılabilecek ilk 11'in aşağıdaki gibi olması gerekiyor. İlk önce sisteme bakalım daha sonra artılarını ve eksilerini tartışalım.



     Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi takımın oyun stilini belirleyen yer orta saha. Futboldan az çok anlayan herkes bu konuda hemfikir. Bu yüzden elinizdeki ortasaha oyuncularına göre sistem belirlemek önemli. Fenerbahçe'nin ortasahadaki temel iki oyuncusuna bakalım. Ozan ve Josef. Bu ikiliden maksimum verimi almak bu sene en kritik ayrıntı belki de. Bu oyuncuların özellikleri nedir? Pasör olmaları mı? Dripllingle top çıkarabilmeleri mi? Tabi ki bunların ikisi de değil. Ancak ikisi de yüksek tempolu, kolay yorulmayan, baskı yapabilen oyuncular. Bu sistemde de Valbuena ve Giuliano; birisi sağa birisi sola yatık iki OOS. Bu şekilde orta sahanın ortasında geniş bir alan Ozan-Josef ikilisine kalıyor. Bu ikiliden maksimum verimi almanın kritik yolu da bu. O geniş alanı tempolarıyla terörize edebilecek olmaları Fenerbahçe'nin dezavantajını avantaja çevirecek kritik nokta. 
      Açıkçası takımda hızlı, teknik diye tabir ettiğimiz kanat oyuncuları yok. Bu yüzden oralarda Valbuena ve Giuliano'yu kullanmak en mantıklısı. Bunu şöyle bir getirisi de var ki bu iki oyuncu orta orijinli olduğu için çok fazla kanata kaçmayarak orta alanda dar bölgede bir 4 lü oluşturabilirler. Bu da sıkı bir ortasaha ve az pozisyon vermek anlamına gelir. Sistemde esasen kanatlar, bek oyuncularına bırakılmış durumda ancak onlara yardıma gidebilecek pozisyonda, orta sahada, 4 oyuncu var. Zaten orta sahanın görevi budur. Hucuma ve savunmaya yardım etmek! Esasen bu sistemi Atletico Madrid sık sık kullanıyor. Ancak onlar kanatlarda Saul, Koke gibi ortasahanın ortasında oynayabilecek oyuncularla daha defansif bir yaklaşım tercih ediyorlar. Aykut Hoca sene başında katıldığı bir programda A.Madrid'in oyun yapısına olan hayranlığını dile geitrmişti. Bu da hocanın bu sisteme geçebileceğine dair bir işaret.
      Bu sistem Fenerbahçe'nin temel sorununu çözmesine de yardımcı olacaktır. Nedir bu sorun? Evet, ileri top taşımak. ( Mümkünse hızlı bir şekilde) Oyunun sıkıştığı dakikalarda Janssen ve Soldado'ya uzun top atıp, ileride baskı yapmak Fenerbahçe'yi büyük ölçüde rahatlatır. Bunu Başakşehir maçının son 10 dakikasında yaptılar ve açıkçası en çok pozisyon da bu bölümde bulundu.
      Sistemin bir diğer artısı da çoğu pozisyona kaliteli alternatifler yaratması.Takımdaki değerli yedeklerden Alper, Aatıf, ve Ekici buradaki OOS rolleri için son derece uygun. Hatta Aatıf bu rol için yaratılmış denebilir. İsla yerine Dirar, ilerideki ikiliden birisinin yerine Fernandao kullanılabilir. Olur da Van Persie ileride futbol oynamaya karar verirse ileride olabileceği gibi OOS olarak da değerlendirilebilir.
     Bu şekilde oluşturlan bir oyunda ceza sahasında çoğalmak da daha kolaylaşır. Etkili iki forvet savunmayı sürekli meşgul edeceği için ceza sahasına girmeyi seven Ozan ve Giuliano'nun gol sayılarının artması sürpriz olmaz. Bu yapıda ortasaha ve bekler çok kritik ki burada biraz sorun var. Orta saha kusursuz olmasa da bu sistem için uygun ancak sol bek çok sıkıntılı gerçekten. Ben burada Hasan Ali'de ısrarcı olunması gerektiğini düşünüyorum. İsmail bazen öyle fahiş defansif hatalar yapıyor ki gerçekten inanılması güç. Savunmada pozisyon bilgisi bu kadar kötü bir sol bek hatırlamıyorum son dönemlerde.
     Aykut Hoca, son basın toplantısında iki forvetle oynamak istediğini söylemişti. Bu da bu sisteme geçiş için sevindirici bir haber. Hoca istese de istemese de oyuncu profilinin bu sisteme onu sürükleyeceğini düşünüyorum. Umarım Aykut Hoca'da böyle düşünüyordur ve takımdan bu şekilde daha fazla verim alabilir. Bakalım Alanya maçında nasıl bir diziliş ve oyun olacak?
      Görüşmek dileğiyle, takipte kalın.

13 Eylül 2017 Çarşamba

Başakşehir maçı analizi ve Fenerbahçe'nin geleceğine bakış

    Oyunu izlerken net şekilde görülüyor ki Fenerbahçe'nin iki temel sorunu var. Birincisi daha önce de belirttiğim gibi top dağıtabilen bir 8 numara. Hele Aykut Hoca'nın istediği gibi bir pas oyununda bunun önemi normalden çok daha fazla. Bunu belki bin kere söylediğim için üzerinde fazla durmayacağım. İkinci sorun ise, özellikle stadta çıplak gözle izleyince inanılmaz göze batıyor, hücumda tüm futbolcuların çok sabit, hareketsiz olması. Fenerbahçe pas yaparken kimse hareketlenmiyor. Bu şekilde oynayan bir takımın bu kadar az pozisyon bulması sürpriz değil. Maç boyu, skorun da etkisiyle, genel olarak oyun hakimiyeti genel olarak Fenerbahçe'deydi. Buna rağmen hep birlikte gördük ki üretkenlik olarak takım çok kısırdı. Nispeten bir kaç pozisyonun yakalandığı son 15 dakikalık bölümdeyse takım maç boyu yaptığından vazgeçti. Kaleci Volkan da dahil olmak üzere ileri uzun top kullandılar ve Janssen liderliğinde ileride bu topları kazandılar. Takımın temel problemi olan ileri hızlı çıkma sorunu hallolmuş oldu :)




      Tabi ki uzun top iyidir öyle oynasınlar demiyorum ancak Fenerbahçe o kadar yavaş ve hareketsiz paslaşıyor ki demarke şekilde net pozisyona girilmesi neredeyse imkansız. Bunun bir numaralı sorumlusu şüphesiz Aykut Hoca. Oyun içi dizilişlere o kadar saplantılı ki oyuncular onun direktiflerine uymak için neredeyse hareket etmekten korkuyorlar. Bu kadar statik ve durağan şekilde pozisyon bulmak futbolun kimyasına uygun değil. Hoca zaten her takımın yapamayacağı zor bir oyun stilini benimsemiş durumda, bir de bu kadar saha içi dizilişi saplantısıyla oyuncular iyice hareketsiz kalıyor ve pozisyon bulmak zorlaşıyor. Buna ilaveten de bu orta saha buna uygun değil. Josef ve Ozan'la iyi bir pres ve tempo orta sahası yaratabilirsiniz ancak pas oyununda kendi kalitelerinin çok aşağısındalar. Ki buna rağmen  bu maç Josef'le Ozan takımın en iyilerindendi. Özellikle Josef. Bu maçta da diğer maçlar gibi Ozan - Josef göbeği olasa da Ozan daha ilerideydi ve Josef geride daha fazla alan buldu. Bu da performansına direk etki yaptı. Bu sezon en iyi maçını çıkarttığını düşünüyorum. Takım için kritik nokta yine Ekici olacak gibi. Antremanlara başladı ve kendisini iyi hisettiğini söylüyor. Eğer Hoca geride Josef'i tek bırakıp önlerinde Ekici, Giuliano ortasahası kurarsa işler belki daha yolunda gidebilir.

     Takımın olumlu taraflarından bahsedecek olursak kesinlikle istek ve azim. Senelerdir, Fenerbahçe'yi sıkı bir şekilde, mümkün olduğunca stadta, takip ediyorum. Futbolcuları bu kadar hırslı ve maksimumunu vermeye çalıştığı, Ersun Yanal senesini hatırlıyorum. Gerçekten son güçlerine kadar savaşıyorlar ve geçen hafta da savaştılar. Ancak son dakikada gelen golle mağlup oldular. Eğer siz doğru oyunu oynuyorsanız böyle mağlubiyetler önemli değildir ancak oynanan oyun doğru değil. Aykut Hoca yine gelen ilk topun gol olduğundan yakındı ve haklı da. Ancak atılan goller de ilki yoktan var oldu ikincisi de duran top. Maçı 2-2 ye getiren en büyük etken taraftarın ve futbolcuların kazanmayı olağanüstü istemesiydi. Her maçta bu kadar istekli olamazsınız. Hiçbir futbolcu olamaz. Kuyt hariç tabi :)

     Yeni oyuncuların performasına göz atacak olursak, Dirar bildiğiniz gibi maalesef. Yaratıcılık ve hızdan yoksun, azimli. İyi bir orta sıra takımın sağ kanadı gibi.
     Soldado'nun performansı benim için sürpriz oldu. Yıllardır beğenerek izlediğim bir forvet ancak topsuz oyunda o kadar etkisiz ki gerçekten şaşırdım. Golcü içgüdüleriyle yapılan koşular, boşa kaçmalar hak getire.
     Janssen az süre buldu, iyiye yakındı. Ancak şöyle bir durum var, 15 dakikaya yakın bir süre sağ açıkta oynadı. Janssen hiç tartışmasız bir box player, yani onu ceza sahası içinde topla buluşturmanız lazım. Bunu yaparsanız da gerçekten elit seviyede bir oyuncu. Hoş Fenerbahçe'nin de temel problem bu, forvetlere servis yapamaması. Ben yine de faydalı olacağını düşünüyorum. Adını yeniden duyurmak için bu sene bir çıkış arıyor.
     Giuliano etkisizdi, oyunda kayboldu ancak top ayağına geldiğinde yine doğru işler yaptı. Bu takımın en önemli bir iki oyuncusundan biri olacaktır. 
     Neto kesinlikle bir Kjaer değil. Defansif anlamda en büyük sıkıntısı kararlı olmaması. Uzun topların yere inmesine genellikle izin verdi ve yeterince hızlı olmadığı için rakip, inen topu aldığında sıkıntı yaşadı. Bu başına bela olabilir ancak pas anlamında kesinlikle seviyeyi yükseltti. Defansif anlamda sıkıntısı var dedim ama tabi ki Topal'dan da Neustadter'den de kat kat iyi bu alanda da. Yararlı bir transfer gibi görünüyor.

      Hoca bu stilde ısrar ederse, ki tanıdığımız Aykut Kocaman edecektir, bu kısırlık devam edecektir. Ama bu takım hücumsal anlamda mutlaka ilerleme kaydedecek. Sakatlık, geç transferler vs. gibi sebeplerden hücum oyunları birbirleriyle çok az oynadı. Oynamak bir yana birlikte doğru düzgün vakit bile geçiremediler. Uyum sorunu aşıldıkça, pas verirken görülen ürkeklik de azalacaktır. Şöyle bir durum var ki Aykut Hoca maçtan sonraki basın toplantısında çift forvet oynatmak istediğini söyledi. Eğer böyle bir sisteme geçerse tüm oyun ister istemez değişecektir. Zaten hoca istemese de takımdaki oyuncuların mevkilerine göre kaliteleri onu buna zorlayacaktı. Çift forveti sahada görürsek onu da analiz ederiz ama bana umut veriyor açıkçası bu kadro yapısında iki forvetle oynamak. Bu sistemde ısrar edilirse de mutlaka takım gelişecektir ancak kısırlık ister istemez devam eder. Ben ne olursa olsun bu sene Fenerbahçe'nin son haftalara kadar yarışta kalacağını düşünüyorum. Tabi bunları konuşmak için henüz erken. Takımlar aşağı yukarı 8-10. hafta civarı kendilerini belli ediyorlar.

    Ben de sezon boyunca elimden geldiğince maçları analiz edip sizlerle tartışmak için burada olacağım. İçerideki maçları tribünde, deplasmanları tv başında takip ediyorum. Başka yazılarda görüşmek üzere

Takipte kalın
Liberol

6 Eylül 2017 Çarşamba

Fenerbahçe sezon başı analizi


     Yine bir sezon başı ve yine sorunlu bir Fenerbahçe. Abi bir takımın hiçbir sezon açılışı sakin olmaz mı? Kadıköy'de maalesef işler çok iyi gitmiyor. Gelin takımın durumunu biraz analiz edelim.

Takımın bu sene en çok oynamasını beklediğimiz 11'i aşağı yukarı şu şekilde:


  Şu an herkes skor yorumculuğuna soyunsa da gelin biz gerçek sorunları ve avantajları analiz etmeye çalışalım. 
  
   Bu takımın en büyük ama en büyük sorunu net şekilde görülüyor ki orta sahanın ortası.Artık orta sahaların defansif veya ofansif olma şansı kalmadı. Şuanda çift yönlü orta sahalar altından bile daha değerli durumda. Bu mevki her zaman önemliydi ama şuan o kadar büyük bir öneme sahip ki geçtiğimiz yıllarla kıyaslanamaz.Son yıllarda Avrupa'da çıkış yapan takımlara baktığımız da mutlaka orta sahada, ileri ve geri hatları birbirine zamklayan, yapıştıran bir orta saha hattı görücez. Son yılların en büyük sürprizi Leicetster City, orta sahasında iki tane safkan çift yönlü orta saha oyuncusuyla oynadı. Kante ve Drinkwater. Aynı Kante geçen sene Chelsea'nin şampiyonluğunda en önemli rolü oynadı. Gerçekten muazzam bir orta saha. Geçen seneye göre bu sene çok daha hazır duran Manchester United, Lukaku transferiyle haklı olarak sükse yapsa da asıl kritik isimin Matic olduğu bariz ortada. Ezbere yorumcuların söylediğinin aksine Matic bir defansif orta sahadan çok müthiş bir iki yönlü orta saha. Hatta bazen ofansif yönü ağır basmakla eleştirilse de üstün fiziği sayesinde defansı aksatmıyor. Bu transferle Pogba'yı rahatlatan Mou, gerçekten güçlü bir orta sahaya sahip oldu. Bunu M.United analizi kısmında ayrıntısıyla konuşuruz. Son olarak son yılların en dominant ekibi olan Real Madrid'in orta sahasına bir bakalım. Şuan bu konuda ağzımızın suyunu akıtan Modric'e  Kroos ve Casemiro eşlik ediyor. Biraz adaletsiz duruyor değil mi?

     Forvetler gol atar. Stoperler savunma yapar. Orta sahalar? Onlar maç kazandırır. Ferguson bu sözü laf olsun diye söylemedi arkadaşlar. Şuan bir takımın en önemli, en kritik sorunu, topu savunmadan hucuma rahat ve seri bir şekilde ulaştırabiliyor mu? Bunu pasla ve dripllingle yapabilirsiniz temel olarak. Fenerbahçe'nin en büyük sorunu da burada başlıyor. Son 4-5 yıldır başarısızlığın temel nedeni de bu. Takımın uzun süredir Emre'den başka bu işi yapabilecek oyuncusu yok. Artık büyük takımların çoğu bu tipte iki oyuncuya sahip olmaya çalışıyor. Ancak şuan için Fenerbahçe'de bunun hakkını veren tek bir oyuncu yok. Yukarıdaki orta sahayla şampiyon olmak gerçekten zor. Josef'i zaten biliyoruz.Teknik becerisi çok yüksek değil. Ozan ise fit bir halde driplingle bu işi halledebilir kısmen ancak bunu söylemek absürd de olsa kendisi 87 kilo. 1.80 boyla :(  Giuliano'ya gelirsek gerçekten elit seviyede bir topçu. Zenit performansını da yakından takip ettiğim için rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak asla bir playmaker değil. Fm oynayanların tabiriyle oyun kurucudan çok gizli forvet.İkinci adam olarak ceza sahasına çok sık girer ki bu da Fenerbahçe'nin bir diğer eksikliği. Bu eksikliği kapatacağı bariz.
    
     Transfer sezonun bitmesine 2 gün kaldı ve önemli bir transfer olması çok mümkün görünmüyor.(umalım ki olsun) Bazı takımlar vardır bir iki değişiklikle gerçekten 2-3 seviye birden atlayabilir. Fenerbahçe'nin kadrosu da biraz böyle bu sene. Anlatıldığı kadar kötü asla değil ancak çok temel eksiklikleri var. Orta saha da bunların başında geliyor. Mehmet Ekici'nin bugün antremanlara başladığını öğrendik.Ekici bildiğimiz gibi 10 numaraya daha yatkın bir oyuncu. Ancak çalışıp bir 8 numaraya evrilirse daha faydalı olabilir. Ekici'nin 10 numara da oynasa bir oyun kurucu olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu sene Aykut Kocaman'ın en büyük sınavı, Ekici ve Giuliano'yu aynı anda oynatabilmek olacak gibi görünüyor. Kendisine yapılan defansif zihniyetli eleştirilerini de bu şekilde susturabilir. Şu ana kadar elindeki kadro tam anlamıyla hazır olmadı.Sakatlık, cezalar ve formsuzluklar zirve yapmış durumdaydı. Şimdi milli maç arası dönüşünde takıma neler yaptırabildiğine bakmak lazım.


      Aykut Hoca'dan söz açılmışken bir iki cümle de onun için yazmak isterim. Açıkçası oynattığı futbol benim futbol felsefeme en uzak stillerin başında. Ancak bu stille başarılı olunmayacak diye de bir kural yok. Ayrıca ben kesinlikle 4 sene öncesinden daha iyi bir taktisyen olduğunu düşünüyorum. Tüm eleştirilere rağmen pas futbolu takıntısının azaldığını ve direk oyuna düşünüldüğü kadar kapalı olduğunu düşünmüyorum. Açıklamalarından da anladığımız kadarıyla bu ikisini harmanlamak istiyor. Bunları denersin, başarılı ya da başarısız olursun konu o değil. Bu sezon için en büyük hatası, üzülerek söylüyorum, Nabil Dirar! Dirar, yıllardır Fransa'da beğenerek izlediğim bir oyuncu. Nedir Dirar'ın iyi özellikleri. Bir kere Avrupa'nın en etkili orta açabilen ilk 20 oyuncusu arasına gözüm kapalı yazarım. Bunların yanında pozisyon alması ve çalışkanlığı da yüksek bir oyuncu ancaaak. 250 sene daha futbol oynasa hiçbir zaman bu takımın sağ açığında oynayabilecek seviyeye gelemez. Adamın fabrika özelliklerinde yok, onun suçu değil. Dirar'dan maksimum performansı nerede alırım diyorsan, yeni moda 3-4-3 ün ve 3-5-2' nin sağ kanadı derim. Fenerbahçe'de ise ona en uygun mevki sağ bek. Bakın gerçekten iyi bir orta kesici fakat çalım özelliği ve hızı yeterli olmadığı için her zaman önünde bir savunmacı oluyor ve en önemli özelliği olan orta açma yeteneğini sergileyemiyor. Sağ bek olarak beli daha fazla orta şansı bulabilir. Ben Dirar'ın bu yoklukta orta sahada 8 numara olarak da oynayabileceğini düşünüyorum ancak Aykut Hoca bu tip hamlelere çok açık değil bildiğim kadarıyla.

     Valbuena için çok fazla bir şey yazmayacağım, keza stili ve yaptıkları belli. Mutlaka faydalı olacaktır. Giuliano ise yukarıda bahsettiğim gibi gerçekten iyi bir oyuncu, genelde ceza sahasına ikinci adam olarak girmeyi seviyor. Çok hızlı bir karar alma yeteneği var ki genelde bu kararları doğru seçiyor. Bu da ileride hucümu hızlandırması için büyük artı. Arkasında temiz ayaklı bir 8 numarayla çok iş yapar ancak korkum böyle bir oyuncu bulamayıp, kendisinin oyun kurmaya çalışması. Eğer böyle olursa oyun içinde yitip gidebilir. Şunu da söylemek gerek ki kendisine en uygun santraforlardan biriyle oynuyor. Soldado istekli, hareketli ve arkasındaki oyunculara alan açan bir oyuncu. Tam da Giuliano'nun istediği gibi. Soldado demişken, bu sezon sakatlanmazsa mutlaka iş yapacaktır. Avrupa'da her zaman beğendiğim oyunculardan birisiydi. Hareketli olmasının dışında genel kanının aksine iyi bir bitirici ve sık pozisyona girebiliyor. Önümüzdeki haftalarda atacağı 2-3 golle kendisini bulacağını düşünüyorum. Neto'nın gelişiyle, savunma tandeminde yine iyi bir ikili yakalandı. Bu sene için fazlasıyla yeterli olacaklardır. Neto'nun pas özelliği olması iyi bir artı ancak bazen hamleleri çok geç kalıyor ve kart görebiliyor aman dikkat!

   


      İsla şu ana kadar bekleneni verdi ve takıma uyum sağlamış görünüyor. Savunmanın diğer kanadında ise iki yetersiz oyuncu var. İsmail her ne kadar daha formda görünse de bazen öyle fahiş savunma hataları yapıyor ki katlanmak imkansız. Burada benim oyum HAK'tan yana. Tabi gönül isterdi ki burada kemik gibi bir sol bek olsun. Kalecilere gelince ikisi de anormal formsuz başladı ancak bu şekilde sürmeyecektir doğal olarak. Çünkü kimse bu kadar kötü kaleci olamaz. Benim görüşüm Volkan'ın performansını yukarı çekip formayı alacağı yönünde. 

     Ülkede her zaman olduğu gibi yine skor yorumculuğu müthiş prim yapıyor ne yazık ki. Fenerbahçe iyi futbol oynamıyor, bu bir gerçek. Ancak son maçlardaki fahiş hatalar olmasaydı şu an Fenerbahçe bu kötü futbolla 9 puanda olabilirdi. O zaman televizyonda yapılacak yorumları siz benden daha iyi tahmin edebilirsiniz :) Şu an her şey nasıl kötüyse o zaman da her şey gereğinden fazla iyi olacaktı. Türkiye'de futbolun gelişmesindeki en büyük engellerden birisi gerçekten de bu ya herro ya merro anlayışı. Bu anlayış yüzünden gerçekçi analizler yapıp, sorunları tespit etmek mümkün olmuyor. Bu da ayrı bir makalenin konusu olsun. Biz kabul etsek de etmesek de şans futbolda bir gerçek ve düşündüğümüzden daha önemli oluyor bazen. Net bir şekilde bu takım sezona müthiş bir şanssızlıkla başladı. Eğer bu kadar olumsuzluğun altından kalkılırsa bu şanssızlık, ilerleyen haftalarda takım için bir artıya dönüşebilir. Kabul edelim ki bunun böyle sürmez. Eninde sonunda bu yenilen anormal hatalı goller azalacak veya sona erecektir.  

      Önümüzde Fenerbahçe için kritik günler var. Son 2 günlük transfer dönemi ve Başakşehir maçı. Eğer takımın çehresini değiştirecek oyuncular alınırsa burada konuşuruz yeniden. Ben de herkes gibi pek umutlu değilim bu konuda. Başakşehir maçındaysa taraftar tribünleri dolduracaktır. Eğer takım taraftarı arkasına almak istiyorsa bu maçı mutlak kazanmalı, mümkünse tempolu bir futbolla. Ligin henüz 3. haftası ve önümüzdeki günler belirleyici olacak. Ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Ben Fenerbahçe'nin bu sene son haftalara kadar şampiyonluk yarışında olacağını düşünüyorum. Zaman ne kadar haklı veya haksız olduğumuzu gösterecek.
    
      Gelişmeleri burada yeniden konuşabilmek dileğiyle. Futbolla kalın.

Merhaba ben Liberol.

   
     Ben Liberol. Futbol aşığı, basketbol sever ve sinema meraklısı bir kişiliğim. Bu ve çeşitli konulardaki görüşlerimi, bu sayfalar aracılığıyla sizlere aktarmayı düşünüyorum. Esen kalın!

3'lü Savunma Üzerine

     Son 6-7 yılda yeniden revaçta olan 3'lü savunma neden popülerleşti? Getirdiği avantajlar ve dezavanajlar neler?      2000'li ...